Edirne’de Dönüşüm Logos ekibi tarafından Edirne Belediyesi ve Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) Edirne İl Temsilciliği destekleriyle bu yıl 2’ncisi düzenlenen Edirne Düşünce Günleri devam ediyor.
“Sınırları Aşmak” temasıyla 26-30 Ağustos tarihleri arasında kentin farklı noktalarında planlanan 13 atölye çalışması ile düzenlenen Edirne Düşünce Günleri’nin 2’nci gününde, Edirne Kent Kültürü ve Bilincini Geliştirme Merkezi Derneği Başkanı ve Yazar Ender Bilar, “Kentin Kültür Miraslarıyla Sınırları Aşmak” konusunda sunum yaptı. Karaağaç Mahallesi’ndeki bir işletmede düzenlenen etkinliğe, TAKSAV Edirne İl Temsilcisi Nevzat Çolak, Dönüşüm Logos ekibi temsilcisi Recep Altınordu, Dönüşüm Logos ekibi ve vatandaşlar katıldılar.
“TÜRKİYE’NİN AVRUPA’YLA BAĞLANTISI SAĞLANIYORDU”
Bilar, sunumunda Edirne’nin tarih, kültür ve sanat değerleriyle geçmişten bugüne geldiğini ve 8 bin 300 yıllık bir geçmişi içinde barındırdığını söyleyerek; “Bugünlere ulaşan eserleriyle de bir kadim kent özelliği taşıyor. Bulunduğumuz Karaağaç dahi tarihi açıdan baktığımızda birçok önemli merkezi oluşturuyor. Bir sınır kenti ve bir sınır kentinde böylesi bir tarihi bir mekânda da bu toplantıyı yapmak, hem benim, hem sizler, hem de Edirne için çok değerli. Karaağaç bölgesini değerli kılan nedir? Edirne'nin ulaşımını, yani trenle seyahat özgürlüğünü kazandıran, Avrupa'ya bağlayan bir tren garının, 1896 yılında burada temellerinin atılması ve ray sisteminin Türkiye'de Avrupa'yla bağlantısının buradan sağlanması. 1910’lu yıllarda da bu ana binanın Mimar Kemaleddin tarafından yapılması. Sonuçta buradan kara yoluyla birlikte tren yoluyla, Avrupa'yla bir sınır kapısının burada var olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“BİR DÖNEM ‘KÜÇÜK PARİS’ OLARAK ADLANDIRILIYOR”
Karaağaç’ın Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarına tekrar dahil olan bir semt olduğunu belirten Bilar; “Lozan Anıtı ve Müzesi’nin de burada gerçekleşmesinde Sayın Prof. Dr. Osman İnci, dönemin rektörüydü. O zaman Karaağaç bölgesi canlanmaya başlamıştı. 9. Cumhurbaşkanı tarafından da açılışı olmuştu. Ben de bu anıt ve müzenin yapılmasında emeğim geçtiği için elinden plaket almıştım. Bu nedenle burası benim için ayrı bir önem taşıyor. Karaağaç bölgesi, bir dönem ‘Küçük Paris’ olarak adlandırılıyor. Çünkü burası eğlence merkezi. Aynı zamanda okullar, kiliseler, konsolosluklar var” dedi.
“ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR KENTİN İÇİNDE YAŞIYORUZ”
Bilar, katılımcılara yaşadıkları kentin tarihini ve kültür değerlerini tanımayı ve geleceğe taşımayı önerirken; “Özellikle 1990’lı yıllardan sonra küreselleşmenin getirdiği değişim rüzgârları, insanların yaşam kültüründen tutun da turizm kültürüne varıncaya kadar değişiklikler getirmeye başladı ve artık kültür turizminin doğuşuna sebep oldu. Kültür turizminin doğuşu da beraberinde kentlerin kültür miraslarını öne çıkmasını sağladı. Bugün mesela Paris dediğinizde ilk aklınıza gelen Eyfel Kulesi oluyor. Edirne dediğinizde aklınıza Selimiye Camii geliyor. Ama buna sadece bu kentin Selimiye Camii ile bakarsak, o zaman büyük bir yanılgıya düştüğümüzü görürüz. Çünkü bir kadim kentten bahsediyorsak, bu kadim kentin değerini ortaya çıkaran bir sürü değerimiz var. Mesela Büyük Sinanogumuz var. Avrupa’nın en büyük sinagoglarından biri. Böyle büyük bir sinagoga sahibiz. Bunun yanında kiliselerimiz var. Çok kültürlü bir kentin içerisinde yaşıyoruz” sözlerine yer verdi. Bilar, Edirne’nin değerini ortaya çıkaran tarihi ve kültürel değerlerinin, gelişen bilgi tekknolojilerinin kullanımı ile sınırların ötesine tanıtılmasının önemini vurguladı.
BALABAN PAŞA MESCİDİ’NİN YERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Bilar, sunumunun ardından katılımcılardan gelen bir soru üzerine Edirne’deki tarihi elektrik fabrikasının bahçesine inşa edilen Balaban Paşa Mescidi ile ilgili açıklama yaptı. Bilar, mescide adı verilen Balaban Paşa’nın, Edirne’nin mahalle kurucularından biri olduğunu belirtirken; “Balaban Paşa Mescidi’nin esas yeri ise bugün bisiklet kiralayan işletmenin bulunduğu yerin arkasındadır. Orası bir imarettir ve Balaban Paşa’nın mezarı da oradadır. Madem ihya edilecekti, o mescidi oraya yapın. İmareti de yapın. Fakir insanlara orada yemek verin. Biz ne yaptık? Koruma Kurulu’nun kararı hiçe sayıldı. Hiç önemsemedik. Modern mimariyle yapılan elektrik fabrikası ile eski Osmanlı mimarisini yan yana koyduk. Bunu ben demiyorum. Koruma Kurulu yerini orada tescil etmiş. Tescil edilmiş yeri iptal edip oraya koyduk. 100 yıl sonra oradaki kişiler, gerçek yerin diğer tarafta olduğunu nereden bilecekler? Bu kent, buna sahip çıktı mı? Kentine sahip çıkan halk, kentin kültür miraslarını geleceğe taşır. Mahallendeki kültür mirasına sahip çıkacaksın ki Edirne’nin tarihi değerlerini, dokusunu koru” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ