Gazeteci Nahide Deniz, yapımcılığını yaptığı “Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya Yılları 1913-1915” adlı belgesel film ve yapımı aşamasında Atatürk ile ilgili karşılaştığı bilgileri Batı Ekspres’e anlattı.
Yönetmenliğini Ufuk Karakaş’ın yaptığı belgesel film ile ilgili konuşan Deniz, 2022 yılında Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki Merkez Orduevi’nde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda promiyeri yapılan belgesel filminin hazırlanmasında Türk ve Bulgar birçok tarihçi ile çalıştıklarını söyledi. Gün yüzüne çıkmayan birçok belge ve bilgi ile 3 yıl çalıştıklarını belirten Deniz, “Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya Yılları 1913-1915” belgesel filminin Edirne’de de gösterilmesini talep etti.
“OSMANLI İLE BULGARİSTAN’I BARIŞTIRMAYI BAŞARIYOR”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya Yılları 1913-1915” belgesel filminin hayatındaki dönüm noktası olduğunu ve 40 yıllık gazetecilik tecrübesi ile ilk belgesel filmini yaptığını belirten Deniz; “Bu filmde birkaç ilk ortaya çıktı. Mustafa Kemal’in Sofya’daki askeri ataşe dönemi, genelde daha az bilinen bir dönemdir. Oysa çok önemli bir dönemdir. Çünkü Osmanlı’nın ilk askeri ateşesidir. Atatürk gitmeden önce Osmanlı ile Bulgaristan savaştan dolayı düşman. Ama Atatürk, Osmanlı ve Bulgaristan’ı barıştırmayı başarıyor. Atatürk, aslında Sofya’ya sürgün sayılabilecek bir görevle gönderiliyor. Ama üstün zekâsı, parlak nitelikleri sayesinde bu görevi başarılı şekilde yerine getiriyor. Çünkü Sofya’dan Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği 109 adet rapor var. O raporlarda, Balkan Savaşları’ndan sonra Birinci Cihan Harbi öncesi Bulgaristan’ın askeri ve sosyal durumunun geniş bir özetini yapıyor. Ayrıca Atatürk, raporlarından birinde Bulgaristan’ın, Osmanlı ile yaklaşan Birinci Cihan Harbi’nde müttefik olacağının öngörüsünde bulunuyor. Bu çok önemlidir. Çünkü müttefik oluyorlar” ifadelerini kullandı.
“ATA’MIZIN BULGARİSTAN’DAKİ İZLERİNDEN YOLA ÇIKTIK”
Deniz, belgesel filmdeki bir diğer ilkin ise dönemi bilgi, belge ve araştırmacılar ile birlikte yapılması olduğunu söyleyerek; “Üçüncü ilk ise ilk kez Türk ve Bulgar tarihçilerini bir araya getirdik. Atatürk’ün Sofya’daki yıllarını ve faaliyetlerini, onların gözünden anlatıyoruz. Çünkü şu ana kadar yapılanlarda Sofya’daki faaliyetleri daha çok bir aşk hikâyesi üzerinden anlatılıyordu. Dönemin ünlü generali Stiliyan Kovaçev’in kızı ile aşkı ilişkilendiriliyordu. Aşk hikâyesi anlatmak herkesin hoşuna gidiyor ama sadece bunu anlatırsanız diğer detayları kaçırırsınız. Dolayısıyla ben başka bir yöntem seçtim. Ata’mızın Bulgaristan’daki izlerinden yola çıkarak hareket ettik” dedi.
“SOFYA, PROJELERİNDE LABORATUVAR GİBİ OLUYOR”
Atatürk, Sofya’daki görevine ilk başladığı günlerde hayatı sıkıcı bulduğunu belirten Deniz; “Kendi evi yok, otelde kalıyor. Ama çok kısa bir sürede bunları aşıyor. Orada Avrupa havasını soluyor. Çünkü 20’nci yüzyılda Bulgaristan çok hızlı ilerliyor. Askerlerin manevralarını muntazam bir şekilde izliyor. Bütün askerlerin gittiği kentlere gidiyor. Bulgar askerlerin hazırlıkları hakkında rapor veriyor. Atatürk, Bulgarların fiziksel hazırlıklarından çok etkileniyor. Daha sonra bizim buradaki askerlerin de fiziksel hazırlığına çok önem veriyor. Dolayısıyla Sofya, Atatürk’ün ilerideki projelerinin şekillendirilmesinde laboratuvar gibi oluyor” sözlerine yer verdi.
“PARLAMENTONUN OTURUMLARINI TAKİP EDİYOR”
Deniz, Bulgaristan’da Atatürk ile ilgili bilgi ve belgelerin beklediğinden az çıktığını söylerken; “1945’te hanedanın bütün arşivini Ruslar alıp götürüyorlar. Bulgaristan’daki o döneme ait birçok evrak şu anda Moskova’daki arşivlerdedir. Atatürk’ün Sofya’da bulunduğu dönem aslında çok hareketli bir dönem. Balkan Savaşları bitmiş, Birinci Cihan Harbi’nin ayak sesleri geliyor. İttifak ve İtilaf Devletleri, Bulgaristan’ı kendi saflarına çekmek için yarış içindeler. Atatürk böyle bir dönemde göreve geliyor ve kendini kısıtlamıyor. Her yere gidiyor, geziyor. Operaya gidiyor. Her gün parlamentoya gidiyor. İlk kez bir yabancı askeri ateşe, parlamentonun oturumlarını yakından takip ediyor. Hiçbir belgede Atatürk’ün fotoğrafı yok. Atatürk’ün Sofya’da sadece 2 tane fotoğrafı var. Bir tanesi askeri üniformayla, diğeri yeniçeri kıyafetiyle. Demek ki bütün bunlar götürülmüş” dedi.
“ATATÜRK, MİTİ İLE EVLENMEK İSTİYOR”
Belgesel filmde Atatürk’ün âşık olduğu iddia edilen General Stiliyan Kovaçev’in kızı Dimitrina’nın (Miti) torunu ile röportaj yaptıklarını açıklayan Deniz; “Filmimizde Miti’nin torunu konuştu. Bu hikâye onların ailesinde biliniyor. Ailede konuşuluyormuş. Atatürk gerçekten de Miti ile evlenmek istiyor. Çünkü bir Bulgar gazetesine verdiği beyanatta söylüyor. Torununa niye vermediklerini sordum. ‘Dedem, Kemal’i çok seviyormuş. Ona çok yakınmış ama babaannemi siyasi veya dini sebeplerden vermiyor’ diyor. Ben dini sebeplerden vermediğini düşünüyorum. Bulgarların bu konudaki tezi; General Kovaçev, Atatürk’e kızının yaşam tarzı farklılıkları nedeniyle mutlu olamayacağını söylüyor. Ama bunun bir belgesi yok. Atatürk, 2 kez evlenmek istemiş ama General Kovaçev 2 kez reddetmiş” ifadelerine yer verdi.
“ALMANLARIN OSMANLI ORDUSUNDAKİ NÜFUZUNDAN RAHATSIZ”
Deniz, Atatürk’ün, dönemin Bulgar Genelkurmay Başkanı ile yakın bir dostluk kurduğunu belirtirken; “Bir konuşmalarında Atatürk’e şöyle bir bilgi veriyor; Bulgarlar, Edirne’yi almak için Alman ordusundan Türk askerlerin hareketleri hakkında bilgi alıyorlarmış. Bu da filmde var. Edirne’nin ele geçirilmesi, Osmanlı için çok büyük bir yaradır. Atatürk ile Enver Paşa arasındaki anlaşmazlık bundan kaynaklanıyor. Çünkü Atatürk, Almanların Osmanlı ordusundaki nüfuzundan rahatsız ve Sofya’da duyduğu bilgiden, öngörüsünde ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor” dedi.
“2 KİŞİNİN ÇOK BÜYÜK DESTEĞİ OLDU”
Atatürk ile ilgili belgesel film hayalinin gerçekleşmesinde 2 kişinin büyük desteği olduğunu açıklayan Deniz; “Birincisi; böyle bir belgesel yapma fikri Bulgaristan eski Büyükelçimiz Hasan Ulusoy’dan geldi. Fikir onundu. Ben de hemen kabul ettim. Kendisi aynı zamanda akademisyendir ve çok yardımda bulundu. İkincisi; filmimize çok büyük maddi destek sağlayan Fikret İnce’dir. Fikret İnce, Bulgaristan’da ünlü Türk iş insanı ve Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Onursal Başkanıdır. Bu 2 kişi olmasaydı belki de bu film olmazdı” sözlerine yer verdi.
“EDİRNE’DE HÂLÂ GÖSTEREMEDİK”
Deniz, belgesel filmin hazırlanmasında 80 saat kamera çekimi ve 150 sayfa rapor taslağı yaptıklarını söyleyerek; “3 sene boyunca çalıştık. Biz bu filmi şu ana kadar 12 ülkede gösterdik. Her ülkede Atatürk’ün ne kadar çok sevildiğine gözlerimle şahit oldum. ABD, İngiltere, İsveç, Kosova, Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde filmi gösterdik ama hâlâ Edirne’de gösteremedik. Oysa göstermemiz iyi olurdu. Çünkü Atatürk, Sofya’ya giderken Edirne’den geçiyor. Bulgaristan’da gittiğimiz her yerde kapılar açıldı. Hiçbir yerde kısıtlama görmedik. Orada Atatürk’ü ne kadar sevdiklerini gözlemledim” dedi.
“TÜRK-BULGAR İLİŞKİLERİNİN MİMARIDIR”
Filmin prömiyerinin Sofya’da yapıldığını belirten Deniz; “Sofya Büyükelçimiz Aylin Sekizkök’ün ev sahipliğinde, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Atatürk’ün Yeniçeri kıyafetiyle katılarak birincilik aldığı askeri kulüpte yapıldı. Çok üst düzey yetkililerle, 2 eski cumhurbaşkanı, kral Simeon, mevcut cumhurbaşkanının eşi geldi. Atatürk birçok yere gidip gelmiş ama bir nişan bile yok. Sadece Romanya’nın Bükreş şehrinde var. Bir opera binasına, (Atatürk burada opera seyretti) veya (Atatürk burada bulundu) gibi nişanlar oluşturulabilir ama hiçbir nişan yok. Biz bunun için bir kamuoyu oluşturmalıyız. Çünkü Atatürk, Türk-Bulgar ilişkilerinin mimarıdır. Bugün de ilişkiler çok iyi gidiyor ve bunun mimarı Atatürk’tür” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ