Nilay YILMAZ
Açıkgöz yaptığı açıklamasında, “Tıbbi aromatik bitkiler konusu bu yıl hem yerel sponsor bulunması hem de STK'ların desteğiyle daha renkli hale geldi. Tıbbi aromatik bitkilerin en popüleri Lavanta hasadı günü ile yerelde gündem oldu. Sosyal medyada çok konuşuldu. Tıbbi aromatik bitkilerle ilgili araştırmaların ilk olarak Ege Üniversitesi tarafından 1974 yılında yapılan sempozyumla başladığını görüyoruz. Sempozyum bu yılda yapılacak. Biz Edsiad olarak bu konuya 2015 yılında odaklandık. Araştırma aşamasında bölgemizde konu ile ilgili Silivri Belediyesi özellikle Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın özel gayretleri ve Namık Kemal Üniversitesi ve Bezm-i Alem Üniversitesi ile ortak bir proje yaptığını öğrendik. TÜRAM adı verilen proje, 8 yıl önce konuyu gündeme taşımış. Tarım arazilerinin korunması tarım ürünlerine gelecekte daha fazla ihtiyaç olacağı ve tarım bölgelerinde yaşayan nüfusun daha fazla katma değer yaratan ürünlere yönlendirilerek tarım arazilerinin elden çıkarılmasını önlemek amacıyla başlatılan proje ses getirmeye devam ediyor. Bir bilgiye göre 40 sene sonrasında dünya nüfusunun 2.3 milyar artacağı öngörüsü üzerine tarım arazilerinin önemi ortaya çıkıyor. Diğer taraftan Tıbbi ve aromatik bitkiler içerdikleri etken maddeler yönünden de tüketim alanları bakımından çok büyük bir alanı kapsamakta ve dünya ticaret hacminde Tıbbi bitkiler piyasasının 2000'li yıllarda yıllık yaklaşık 60 milyar dolar olan ticaret hacminin günümüzde 107 milyar dolara yükseleceği tahmin edilmiş. Edirne'deki tarımla ilgili kamu kuruluşlarıyla; ETSO, ETB, Ziraat Odası, Kaymakamlarımız, Belediye Başkanlarımız ve Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile önce Silivri'ye ve ardından Bulgaristan'a yaptığımız seyahatlerde konunun çok derin olduğu fikrine ulaştık. Bulgaristan Tıbbi aromatik Bitkiler konusunda 80 belki de 100 yıllık bilgi ajandasına sahip ve AB ülkeleri tarafından tedarikçi kabul ediliyor ve bir partner olmuş durumda. Şu an Tarımda da yapısal dönüşüm gündemde. Aslen tarımda olması gereken dönüşüm gerçekleşemediği için sanayiinde o oranda GSMH dan dan aldığı payı geliştiremediğini ve hizmetler sektörünün hızlı bir şekilde aşama kaydettiğini görüyoruz. Bu dönüşümün gerçekleşmemesi üzerine; yani üretmek geliştirmekten ziyade ticaretin geliştiği başkalarının yaptığını hazır olarak alma yoluna gidilmiş. Sonuç olarak yalnız bu sektör değil ama yapısal dönüşümlerin gerçekleştirmede gecikilmesi üzerine dış ticaret açığı gibi konuları şu dönemde konuşuyor olduk. Bu yüzden Yapısal dönüşümde kaybettiğimiz mesafeye tekrar ulaşmak için bu faaliyetleri önemsiyoruz. Ocak ayında Silivri Belediyesi Tıbbi aromatik Bitkiler Sempozyumu düzenledi. Katılımcılar arasında sanayici üretici ve Üniversitelerden çok değerli insanlar konuyu enine boyuna tartıştı. Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinden ve Namık Kemal Ünivers-itesinden çok değerli öğretim üyeleri Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen ilgililerin katıldığı sempozyum bir bakıma başarılı idi. Beklenen ilgi oldu mu tereddüdüm var. Sonuçlarını ileride göreceğiz. Silivri Belediyesi sempozyumun bir sonucu olarak olsa gerek Tıbbi Aromatik bitki yetiştiriciliği kursu düzenlemeye karar vermiş. Sektörün uygulama ayağı olmadan yol almak mümkün değil. Bilginin sahaya inmesi gerekiyor. Bölgemizde de Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünü, lavanta ve bir çok Tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği ile ilgili yaptığı saha çalışması için tebrik ediyoruz. Enstitü Müdürü Adnan TÜLEK ve ekibinin emeğine sağlık. Aslında bu var olan ürünler ülkemizde yalnızca yetiştiriliyor ve ham olarak kullanılıyor veya ihracatı yapılıyor. O toplantıda aldığım bilgiler ısırgan otunun uzay endüstrisinde bile kullanıldığını parfümeri, kozmetik ve ilaç sanayiinde kullanıldığını uçucu yağların bilgi ile değerlendirilmesiyle umulanın çok üzerinde bir katma değerden söz edebileceğimizi gösteriyor. Burada sektörün desteklenmesi için üretim ve pazarlama faaliyetlerini net bir biçimde Hükümetin gündemine sokacak raporların hazırlanması gerekiyor. Sanayideki bu ürünleri ve türevlerini tüketenlerin Türkiye'den tedarik etmeleri için yapılması gereken ar-ge, ür-ge faaliyetlerine destek olmalarının sağlanması. Belki de tamamını dışarıdan ithal eden bu sektörlerin yerli ürün geliştirilmesi için yapacakları desteklerin devlet tarafından teşvik edilmesi gerekiyor. Fayda analizini Üniversitelerimiz sektördeki iş insanları ile birlikte yapacakları atölye çalışmasıyla hazırlayabilir ve devlet organlarıyla paylaşabilir. Hazır ürüne ödediğimiz paralarda ülkemizde kalır ve daha fazla katma değerli ürün ihracatı bu sektörde de hızlanır.”dedi.