“202 YIL GEÇSE DE UNUTMAYACAĞIZ,UNUTTURMAYACAĞIZ”

Mora katliamında öldürülen Türkler, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu tarafından Edirne’de “202 yıl geçse de biz Mora katliamını, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” ifadeleriyle anıldı. Katliam, Edirne’deki Yunan konsolosluğuna siyah çelenk bırakılarak protesto edildi.

Haber Giriş Tarihi: 23.09.2023 12:06
Haber Güncellenme Tarihi: 23.09.2023 12:06
https://batiekspres.com/

Edirne Balkan Türkleri Federasyonu, 202 yıl önce Yunanistan’ın Mora Yarımadasında Türklere karşı yürütülen katliamda ölenleri andı. Katliamı protesto için Edirne’deki Yunan Konsolosluğuna siyah çelenk bırakılan eylemde konuşan Federasyon Başkan Vekili Macit Mutlu “202 yıl geçse de biz Mora katliamını, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi.

Mutlu burada yaptığı konuşmada 1821 öncesi, şu anki Yunanistan toprakları içinde bulunan Mora Yarımadasında 80 binden fazla Türk bulunduğunu ancak Osmanlı Devletine karşı bağımsızlık amacıyla 1814 yılında kurdukları Philiki Eterya örgütü çok büyük katliamlar yaparak 1829’a kadar Mora da hiç Türk bırakmadığını vurguladı.

Farklı etnik gruplardan insanların dostça yaşadığı topraklar kan gölüne döndürüldüğünü kaydeden Macit Mutlu açıklamasına şöyle devam etti:

“Philiki Eterya örgütü ilk önce Mayıs 1821’de Atina şehrinde 2 bin Türk'ü katletmiş, daha sonra 19 Ağustos 1821’de Nevarin şehrinde 3 bin Türkü katletmiş. 'Türklere ölüm' sloganlarıyla 23 Eylül 1821 Mora yarımadası Tripoliçe şehrinde savunmasız çocuk kadın hamile yaşlı demeden, aralarında Yahudilerin de bulunduğu 40 bin Türkü hunharca acımasızca önce işkenceyle katletmişlerdir. Tüm olup bitenler vahşete sessiz kalan ‘medeni modern’ Avrupa`nın gözü önünde  bu soykırımı gerçekleştirmişlerdir. Bu katliamlar canlı bir Türk kalmayınca dek devam etmiştir  

Canlı Türk kalmayınca kan ile beslenen bu caniler bu sefer de Türk mezarlarından ölülerin kemiklerini çıkarıp yakmışlardır. Yunan din adamları Türklerin öldürülmesini teşviki için kiliselerde çan çalıyordu. Bu vahşi katliama direnme çağrısında bulunan Tripoliçe Kadısı Halim Efendi, Barbar çeteciler tarafından üzerine kızgın yağ dökülüp yakılarak katledildi. Rumlar katliamda kesilen kafaları piramit haline getirip gösteriler yapıyordu.

Amerikalı tarihçi Justin McCarthy, şu sözlerle dikkat çekmişti: 'Üç gün boyunca zavallı Türk yerleşimciler, bir vahşiler güruhunun şehvetine ve zulmüne  teslim edildiler. Ne cinsiyet ne de yaş ayırt edilmedi. Kadınlar çocuklar dahi öldürülmeden önce işkenceden geçirildiler. Kıyım öyle büyük ölçüde idi ki çetecilerin liderinin kendi bile (Kasabaya girdiğimde Yukarı Hisar kapısından başlayarak Tripolice meydanına kadar, atımın nalları hiç yere değmedi) demektedir.’

Yunan eşkıyalarının yaptığı katliamları tarihten silmek mümkün olmayacaktır, aynen Mora, Tripoliçe, Navarin, Çamerya katliamlarında olduğu gibi.

Günümüze geldiğimizde Yunanistan’ın yapmış olduğu katliamlar boyut değiştirmiş; kültür, eğitim ve inanç katliamlarına dönüşmüştür.

Yunanistan bozgunculuğuyla son zamanda öğrencileri hedef almış, Lozan Barış antlaşması ile garanti altına alınan Türk azınlığa karşı tutumu her geçen gün sertleşmektedir. 1923 yılında Türk azınlığına ait 307 olan okul sayısı, bu yıl 9’u daha kapatılarak 93’e kadar kasıtlı bir biçimde düşürülmüştür. İskeçe Azınlık Lisesi’nde geçen yıl 700 ün üzerinde olan öğrenci sayısı ikili öğretime zorlandığı için bu yıl 583 öğrenciye kadar düşürülmüş, tekli öğretim yapılabilecek iken öğrencileri Yunanistan Devlet okullarına gitmeye zorlamak için yine ikili öğretime devam zorbalığına devam etmektedir. Hatta öğrenciler tütün deposundan bozma, sağlığa uygun olmayan bir binada eğitime zorlanmakta, yeni okul binası yapımı konusunda görevli olan Yunan Devleti değil kendisi yapmak, bağışlarla yapılmasını dahi engellemektedir. Yapılan çalışmalar Kültürel bir katliamdır.

Yunan yöneticilerin baskıları sadece eğitimle sınırlı kalmamış, Müslüman Türklerin dini değerlerine Yassıköy Belediyesi, Narlıköy Müslüman mezarlığına saldıranlara göz yummaları ile de olay İnanç katliamına dönüşmüştür.

Ülkemizde hiçbir antlaşmada yer verilmeyen; Ekümeniklikten bahsedilirken, Sümela Manastırında ayin yapılmasına izin verilirken, azınlıklara mal varlıkları teslim edilirken, Müslümanlar dışındaki diğer inançlara sahip olan azınlıkların ibadethaneleri Türkiye Cumhuriyeti tarafından restore edilip teslim edilirken, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile uluslararası platformda güvence altına alınan Batı Trakya Azınlık haklarının birer birer yok edilmeye çalışılması kabul edilemez.

Balkan Türkleri Federasyonu olarak Batı Trakya Türk azınlığın kendi haklarını savunduğu her faaliyetin destekçisi olduğumuzu burada ilan ediyoruz.

Geçmişte Yunan eşkıyalarının, günümüzde Yunanistan yöneticilerinin yapmış olduğu bu katliamları lanetliyoruz. Hangi etnik gruba ve inanca dahil olursa olsun zorbalıkla karşılaşmasını istemiyor, karşılaşanların da yanında olduğumuzu beyan ediyoruz. Balkanlarda yapılan tüm katliamlarda canını vermiş atalarımızı saygıyla anıyoruz.

202 yıl geçse de biz Mora katliamını, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.”

ŞENER ŞENTÜRK