Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 25, 26 ve 27’nci dönem Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Türkiye’de gıda enflasyonu, tarım politikaları ve çiftçinin günümüzdeki durumu ile ilgili ‘www.batiekspres.com’ haber sitesine konuştu.
Gaytancıoğlu, Türkiye’nin gıda enflasyonunda dünyadaki yerine dikkat çekerek nedenlerini açıklarken; tarım politikasında yapılanları ve yapılması gerekenleri hatırlattı. Köy nüfuslarının giderek azalması ve köyden kente göçe neden unsurları açıklayan Gaytancıoğlu, günümüzde çiftçinin yaşadığı problemleri de anlattı. Tarım ve hayvancılığın geldiği nokta ve Türkiye’nin ithalat politikasını hatırlatan Gaytancıoğlu, özellikle gübrede yaşanan zam, süt fiyatı, çiftçiye 8 aydır ödenmeyen desteklemelere dikkat çekti.
“TÜRKİYE GIDA ENFLASYONUNDA DÜNYADA İLK 4’TE”Gıda enflasyonunun, Türkiye’nin çok önemli bir sorunu olduğunu belirten Gaytancıoğlu; “Türkiye, dünyada 200’ün üzerinde ülkenin arasında gıda enflasyonunda ilk 4’te yer alıyor. Enflasyonu çözmenin 2 yolu var. Birincisi, tüketimi baskılamak. İkincisi ise üretimi artırmak. Tüketimi zaten baskıladılar ama yine de düşmüyor. Çünkü üretim artmıyor. Siz, ihtiyacınızı karşılamak için ithalatı seçerseniz, içerideki materyali çoğaltmazsanız bollaşma olmaz. Üretim olmayınca da var olan ürünün fiyatı yükselir. Türkiye şu anda bunu yaşıyor” ifadelerini kullandı.
“DIŞA BAĞIMLI HALE GELDİK”Gaytancıoğlu, Türkiye’nin gübre, ilaç gibi kimyasallarda dışa bağımlı olduğuna dikkat çekerek; “Dışa bağımlı olmak zorundayız çünkü bazı kimyasal maddeleri üretemiyoruz. Örneğin, fosfat kayası. Başka ülkelerden almak zorundayız. Bunların da fiyatı dolar ile belirleniyor. Biz bazen bölgeyi değiştiriyoruz. Örneğin; Mısır’dan ithalat yapmaya başladık. Eskiden Rusya’dan, Ukrayna’dan doğalgaz ithal ederek bunu üreye çevirebiliyorduk. Yine bunu yapıyoruz ama Mısır pazarı açılınca fiyatlar daha cazip geldi. Ama yine de Dolarla aldığımız için fiyatlar çok yükseliyor. Bir de spekülatif kazançlar var. Ama spekülatif kazançlardan çok, üretim olmadığından dolayı kaynaklanıyor. Cumhuriyeti kuranlar, İGSAŞ’ı kurmuşlar. Çünkü yanında TÜPRAŞ var. TÜPRAŞ’ın atıklarından gübre oluyor. İGSAŞ’ta da Türkiye’nin en büyük üre fabrikası var. Türkiye topraklarında en fazla kullanılan gübre de üre gübresidir. Onun atıklarından yapılan gübre ile biz tarlalarımızı gübrelemeye başlamışken; şimdi dışa bağımlı hale geldik. Hem gübre kullanımı azaldı, hem de üreticinin gübreye ulaşımı azaldı” dedi.
“TÜRKİYE’NİN KAMUCU POLİTİKAYLA ÜRETİME DEVAM ETMESİ GEREK”Gıda enflasyonunun düşmesi için devletin gübre, tarım ilacı, tohumluk, akaryakıt gibi girdilerde destekleme yapması gerektiğini söyleyen Gaytancıoğlu; “Fiyatları yarı yarıya düşürmesi lazım. Bunu da çok rahat yapabilir. Türkiye’nin fabrikaları vardı. Bunlar özelleştirildi, yok pahasına gitti. Başkalarına verileceğine devletin tekrar kamucu bir politikayla üretime devam etmesi, piyasaları düzenlemesi lazım. Aksi takdirde geniş halk kitleleri gıdaya ulaşamazlar. Şu anda bunu yaşıyoruz. 13 bin 500 TL olan bir ton gübre, 1 ayda 19 bin TL’leri geçti. Yüzde 40 zam geldi. Girdiye yıllık enflasyon kadar zam gelirse, isteseniz de ekmek, et, süt, yumurta, baklagil fiyatlarını düşüremezsiniz. Gıda enflasyonunu zaten bu politika doğuruyor. Akaryakıt fiyatlarının artması da var. Köprü ve otoyol geçişlerine zam yaptığınız sürece Antalya’dan, Çanakkale’den İstanbul gibi büyük pazarlara ürünü yüklediğinizde gıda enflasyonunu kendiliğinden doğuruyor” sözlerine yer verdi.
“GSMH’NİN YÜZDE 1’İ TARIMA DESTEK OLARAK VERİLMELİ”Gaytancıoğlu’nun desteklemeler için Türkiye’nin bütçesi olduğunu belirterek; “Yasa diyor ki Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 1’inin tarıma destek olarak verilmesi gerektiğini söylüyor. Bu sene çiftçinin alacağı destek 91,5 milyar TL, alması gereken 450 milyar TL’nin 5’te 1’idir. Çiftçiye destek vermiyorsunuz ve bunun sosyal sonuçları oluyor. Sosyal sonuçlar da köyden kente göçtür. Köyler boşalıyor, ahırlarda inek kalmıyor. Süt inekleri kesiliyor. Bunlar çok büyük sorunlar. Köy okulları kapanıyor. Büyük şehirlerde varoşlar oluşuyor, nüfusları artıyor. İstanbul’un 6 milyon olması gereken nüfusu şu anda 16 milyonlara ulaştı. Ayrıca mülteciler de var. Bu politikalarla siz, insanlarınızı nasıl sağlıklı ve dengeli besleyeceksiniz? Her şeyi ithal ediyorsunuz. Uruguay ve Brezilya olmasa hayvan getiremezsiniz. Avrupa’da artık hayvan kalmadı. Konuştuğumuz yetkililer, ‘Türkiye hayvanları çekti, artık hayvan yok’ diyorlar. Bu politikadan vazgeçmemiz lazım. Hayvancılığa yeniden destekler vererek, doğan dişi hayvanları besiye alarak, onlardan doğacak erkekleri besleyerek, dişileri de tekrar sütü için yetiştirerek sürümüzü çoğaltmamız lazım. Ama bunu destekler vererek, cazip hale getirerek yapmamız lazım” dedi.
“DÜNYA TARIM POLİTİKASINI DEĞİŞTİRDİ, TÜRKİYE DEĞİŞTİRMEDİ”Türkiye’de 1 litre sütün 16 TL olduğuna dikkat çeken Gaytancıoğlu; “Yem de aşağı yukarı onun kadar. Çiftçi 1 litre süt satarak 1 kilogram yem alıyorsa hayvancılık yapamaz. 1 litre süt satarak en az 2 kilogram yem alması lazım ki hayvancılıkta sürüden çıkanlar oluyor, onları yerine koyması lazım. Küçükbaş hayvancılık can çekişiyor. Meralarımız bomboş. Meralara göz diken sanayiciler, enerji santralleri yapmak isteyenler var. Meralarımızı korumamız lazım. Günümüzde küresel iklim değişikliği var. İklim değişikliği, bütün dünyadaki üretimi etkileyecek. Gıdaya sahip olan ülkeler, diğer ülkelerin önüne geçecek. Gıda fiyatları uzun dönemde artacak. Pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşından dolayı dünya tarım politikalarını değiştirdi. ABD değiştirdi, Rusya zaten sürekli değiştiriyordu, Avrupa Birliği ülkeleri yeniden destekler vermeye başladı, Hindistan ve Çin de değiştirdi. Değiştirmeyen, aynı politikayı devam ettiren ise Türkiye oldu. Biz gıda ithalatçısı olmayan devam ediyoruz. Onlar da ihracatçı olmaya devam ediyor ama ileride küresel iklim değişikliğinden birçok ülke etkileneceği için gıda fiyatları artacak. Çünkü nüfus artıyor. Dünya nüfusu şu anda 8,5 milyar ama bunun yüzde 10’u obez, yüzde 10’u da açlıktan ölüyor. Dünyanın kaynakları aslında yeter ama gıdaya sahip olan ülkeler buğday, arpa, mısır fiyatlarını artırıyorlar. Bunu artırırken de elektriği bedavaya veriyorlar, güneş enerjisini kullanıyorlar. Yani yeni üretim tekniklerine geçiyorlar. Biz aynı tekniklerle devam etmeye çalışıyoruz. Maliyetlerimiz de çok yükseliyor” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE’DE MERA VARLIĞI AZ”Gaytancıoğlu, Türkiye’de mera varlığının da az olduğunu ifade ederek; “Bu konuda istatistikler de çok hatalı. 30 sene önceki istatistiklerde 40 milyon hektar mera varlığımız var. Bugün son 10 yıldan beri 14 milyon hektar mera varlığımız var. Hayvancılıkla ilgili kuruluşlara sorduğumuzda ise 8-9 milyon hektarlara düştüğü söyleniyor. Yol geçecek, arazi toplulaştırılması yapılacak, termik santral kurulacak, taş ocağı açılacak hep ‘mera gitsin’ oluyor” dedi.
“1 LİRA 75 KURUŞU 8 AYDIR ALAMADI”Buğday fiyatlarında da dikkat çeken Gaytancıoğlu; “Ziraat Odaları Birliği, Haziran ayında maliyet açıklaması yaptı, ‘10 lira 75 kuruş üzerinden bir fiyat politikası açıklansın’ dedi. Biz, onu bile yetersiz bulduk, ‘Çiftçiye 12 lira verilmesi lazım’ demiştik. Fakat Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), ‘9 lira 25 kuruş veriyorum. 1 lira 75 kuruş da prim vereceğim’ dedi. Piyasada 9 lira 25 kuruşun altında gerçekleşti. Üreticinin borcu vardı, 8-8,5 liraya buğday sattı. 1 lira 75 kuruşu ise 8 aydır alamadı. Bunlar askıya çıktı, ‘Yıl başında ödenecek’, 15 Ocak’ta ödenecek’ dediler ama hâlâ ödeme yok. Çiftçinin bu süre içerisinde sadece gübresine 1 ayda yüzde 40 zam geldi. Bu tezat, büyük bir tezattır. Çiftçinin alacağı söz konusu olduğu zaman cimri davranan devlet, nedense bir elektrik borcu olduğu zaman anında kesiyor ve faiz koyuyor. Ama çiftçinin 8 aylık alacağına herhangi bir faiz ödemiyor. Burada bir mağduriyet söz konusudur. Çünkü destekleme haktır. Yasal olarak çiftçiye üretiminin karşılığında o destek verilir. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) var. Çiftçinin ne kadar arazisi olduğuna, ne kadar ürün ürettiğine, ne kadar destek alacağına dair devlet planlama yapar. Tarım ürünlerinin kendine özgü bir yapısı vardır. Ürün çok olduğunda fiyat düşebilir. Ürün az olduğunda ise fiyat kendiliğinden yükselebilir. O nedenle üretimin dengede olması lazım. Bu da düzgün bir tarım politikasıyla çözülebilir. Ama tarım politikasının işlemesi için destekleme politikasının olması lazım. Bu bir teşviktir, üretimin devam etmesini sağlar. Dünyadaki bütün ülkelerde Tarım Bakanlıkları çiftçiye destek verir” sözlerine yer verdi.
“NİYE UCUZA ALDIN?”Gaytancıoğlu, günümüzde borsada buğday fiyatının 14 bin 500 TL olduğunu söyleyerek; “Demek ki Türkiye’nin buğday ihtiyacı var. Çiftçi bunu zamanında üretmiş, sen bunu Ziraat Odaları Birliği’nin açıkladığı maliyet fiyatından niye almadın da ucuza aldın? Şu anda buğday varsa bile büyük üreticide var. Küçük üreticide hiç yok. İthalat yapıyorsun, üreticiden alınan fiyatın üzerindedir. Üreticiye hak ettiği primi 8 ay geçmesine rağmen niye ödemiyorsun? Bunun sonucunda tabii ki gıda enflasyonu olur” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ