Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği (EÇGD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayten Eren, Tunca nehri yatağı ve kıyısında meydana gelen kirlilikle ilgili açıklama yaptı.
Eren, Batı Ekspres’e yaptığı açıklamada, Tunca Nehri yatağına ve kıyısına atılan başta plastik ve cam maddeler olmak üzere araç lastiklerine dikkat çekerek, vatandaşları duyarlı olmaya davet etti. Eren, ayrıca kentteki tüm kurumları Tunca Nehri’nin kirletilmemesi ve temizliğinin sağlanması amacıyla ortak çalışmaya davet etti.
“ACI VERİCİ GÖRÜNTÜLER ÇIKTI”Edirne’nin doğa harikası 2 nehrinden birinin Tunca nehri olduğunu belirten Eren; “Dünyada meydana gelen iklim krizinin bölgemizi de etkilemesiyle birlikte yaz aylarında su akışı durma noktasına gelse de Edirne’nin verimli topraklarını yeterli seviyede olmasa bile sulamaya devam etmiş, tarımsal üretime umut olmuştu. Fakat su seviyesinin düşmesi ile birlikte ortaya acı verici görüntüler çıktı. Her dönem insan eliyle nehre atılan cam, plastik ve metal maddelere aslında araç lastiklerinin de eklendiğini fark ettik” ifadelerini kullandı.
“ARAÇ LASTİKLERİ ÇIKTI, SANDALYELER ATILDI”Eren, nehir yatağında araç lastiklerinin yanı sıra 2 adet sandalyenin de atıldığını söyleyerek; “Özellikle 400 yıldan fazladır ayakta duran tarihi Ekmekçizade Ahmet Paşa (Tunca) Köprüsü’nün bulunduğu bölgede nehrin yatağına atılan her tür maddenin yanında toprağa saplanan araç lastikleri de ortaya çıkınca, kentin en önemli doğal varlığı adeta kent çöplüğünü andıran görüntüye büründü. Geçtiğimiz günlerden bu görüntüye bir de 2 adet sandalyenin atılması, kentin doğasının savunan her insanın canını daha da acıttı” dedi.
“KİRLİLİK DAHA DA ARTTI”Nehrin kıyısında yıllardır çeşitli sivil toplum örgütleri ile gönüllülerin temizlik etkinlikleri düzenlediğini hatırlatan Eren; “Sivil toplum örgütleri ve gönüllüler tarafından temizlenmeye çalışılsa da insan eliyle meydana gelen kirlilik azaldı. Çevre Gönüllüleri Derneği olarak da bölgede birçok farkındalık çalışması düzenledik. Fakat burada zaman geçiren insanların bir kısmı, tükettikleri ürünleri çöp konteynerine atmamaya ya da yanlarında götürmemeye devam ettiler. Ayrıca bölgenin zaman zaman adeta otopark olarak kullanılması, kirliliği daha da arttırdı” sözlerine yer verdi.
“TEMİZLİK NEHİR YATAĞINA İŞ MAKİNELERİNİN İNDİRİLMESİ DEĞİLDİR”Eren, Tunca Nehri’nin her geçen gün daha da kirletildiğine dikkat çekerken; “Bu nedenle kentteki tüm kurumların ortak bir paydada buluşarak insanlara çevreyi kirletmemeleri için çalışma başlatması elzemdir. Çünkü temizlik, önce kirletmemekle başlar. Bölgeye birçok madde atıldıktan sonra yapılan temizlik çalışmalarının yalnızca bir süre başarılı olduğu ortadadır. Bunların yanı sıra temizlik deyince kurumların da aklına yalnızca iş makinelerini nehir yatağına sokarak çalışma yapması da yanlıştır. Temizlik bir kepçenin nehre indirilerek doğal yatağı talan etmesi şeklinde asla olmamalıdır. Yatağındaki toprağın alınması sırasında nehirdeki bitkilerden hayvanlara kadar tüm canlılara ve yaşam alanlarına zarar verilirken; doğal yapısı da tamamen zarar görmektedir. Kurumlar burada bir temizlik çalışması yapmayı planlıyorlarsa da bu şekilde bir çalışma olmamalıdır. Daha önce gerçekleştirilen bu çalışmalara bir de nehrin su seviyesinin düşmesi eklenince bölge adeta bataklığa dönmüş, herhangi bir canlı türü görülmez olmuştu” dedi.
“TÜM KURUMLAR VE STÖ’LER ORTAK KARAR ALMALI”Doğanın kirletilmesine karşı caydırıcı cezaların da uygulanmasının gerektiğini söyleyen Eren; “Son olarak insanlara bilinç aşılamanın yanı sıra doğayı kirletmenin de bir cezası olmalıdır. Burada nehri kirletenlere caydırıcı miktarlarda para cezası kesilmesi, bölgenin temiz kalması için yararlı olacaktır. Ayrıca nehir kıyılarının düzenli kontrolü ve temizliği yapılmalıdır. Tüm bu çalışmaların hayata geçebilmesi için kentteki tüm kurumlar, Trakya Üniversitesi ve Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) arasında bir bilgi akışı kurularak Tunca Nehri için ortak kararlar alınması uygun olacaktır” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ