Edirne’den Sağlık Bakanı Memişoğlu’na Seslendiler

Edirne Emek Platformu, 12 bebeğin ölümüne neden olan çete olayı ile ilgili açıklama yaptı. Platform adına basın açıklamasını okuyan Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Utku Okçu, Sağlık Bakanı Mehmet Memişoğlu’na seslenerek; “Bu kirli ilişkiler bebek ölümlerine yol açmadan önce neden tespit edilemedi?” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 21.10.2024 19:22
Haber Güncellenme Tarihi: 21.10.2024 19:22

Edirne Emek Platformu, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan 8 bin TL alabilmek için 12 bebeğin ölümüne neden olan çete olayı ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Saraçlar Caddesi’nde düzenlenen basın açıklamasını platform adına Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Utku Okçu okudu.

“HAK ETTİKLERİ CEZALARI ALMALARI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Okçu, korkunç olayın, bir savcının tehdit edildiği görüntülerin basına yansıması sonrası öğrenildiğini belirterek; “İstanbul'daki 19 tane özel hastanenin adının karıştığı, hastane yöneticilerinin, doktorların ve sağlık çalışanlarının da aralarında olduğu, yenidoğan yoğun bakım servislerinde bebeklerin hayatını kaybetmesine neden olan bir çetenin varlığını, bir savcının tehdit edildiği görüntülerin basına yansıması sonrası öğrendik. Öncelikle belirtmek isteriz ki olay, hekimlik değerleri bir yana, insanlık değerleri ile bağdaşmayacak niteliktedir ve hiçbir gerekçe bu değerlerin ayaklar altına alınmasını haklı çıkarmaz. Mesleğimizin saygınlığına, onuruna, kutsallığına leke sürenlerin, sağlık çalışanlarına ilişkin güven duygusunu zedeleyenlerin, halkın sağlığını riske atanların hak ettikleri cezaları almaları için bugüne kadar olduğu gibi titizlikle çalışmaya devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz” ifadelerini kullandı.

“NEDEN TESPİT EDİLEMEDİ?”

Okçu, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na da seslenirken; “Maddi kazanç için mafyatik ilişkilerle çıkarlarını güvence altına aldıklarını düşünen bu kişiler, çürümüş sağlık sisteminin tüm boşluklarını kullanarak, hem yenidoğan ünitelerindeki bebeklerin ölümle sonuçlanan ciddi zararlar görmesine neden olmuş, hem de kamu kaynaklarını yağmalamışlardır. Şu anki Sağlık Bakanımız olan Kemal Memişoğlu'nun, dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü olduğunu hatırlatıyor ve soruyoruz; bu kirli ilişkiler bebek ölümlerine yol açmadan önce neden tespit edilemedi? Denetimler yapıldı mı, yapıldıysa bu çete neden fark edilmedi, fark edildiyse neden gereği yapılmadı? Başında olduğunuz, yürütme ve denetim görevini elinde tutan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, yıllardır sürdüğü anlaşılan bu tezgâhı neden ortaya çıkaramadı? Sorumluluğu olan tüm bürokratlar adli ve idari soruşturmaya dahil edilecek mi? Yenidoğan çetesi gibi başka çeteler var mı? Bu ve benzeri olayların bir daha yaşanmaması için nasıl önlemler alacaksınız? Sorular uzatılabilir ama biz önemle vurgulamak isteriz ki bu vahim olay birkaç vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret olmadığı gibi bu kişilerin cezalandırılması ile geçiştirilecek ve telafi edilecek nitelikte de asla değildir. Bunu çok aşan ve sistemle ilgili ciddi bir sorunla, ülkemizde yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır” dedi.

“SAĞLIKTA TİCARET ÖLÜM DEMEKTİR”

20 yıldır sağlıkta ticaretin ölüm demek olduğunu haykırdıklarını söyleyen Okçu; “20 yıldır haykırıyoruz; sağlıkta ticaret ölüm demektir. Sağlıkta taşeron ölüm demektir. Sağlıkta performans ölüm demektir. Sağlık haktır, satılamaz. Yıllardır, Sağlıkta Dönüşüm Programı halkın yararına değildir ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olacaktır diye uyardık ve geldiğimiz noktada tuz koktu. Siz eğer, sağlığı alınıp satılır bir meta haline getirirseniz; sağlığın bir hak olduğunu unutup adına ‘sektör’ derseniz; hak temelli değil kar temelli bir sağlık sistemininiz olursa; hastane yataklarınızın boş olması ile değil de dolu olmasıyla övünür, özel şirketlere yatak sayısı başına ödeme yaparsanız; yapılan denetimlerde kaliteyi değil sayıyı önemseyen ve performans adı altında hasta başı ödeme yapılan bir sağlık sisteminiz olursa; kamunun kaynaklarını günden güne özele aktarırsanız; patronlara geçiş garantili köprü gibi hasta garantili hastane sözü verirseniz, maalesef bu ve benzeri olaylar vicdanları yaralamaya devam eder. Hekimine ve sağlık çalışanına güvenmeyen bir toplum oluşur ve bu güvensizlik ortamı sağlıkta şiddet olarak karşımıza çıkar” sözlerine yer verdi.

“ÖFKELİYİZ, GÜVENSİZ HİSSEDİYORUZ, ADALET BEKLİYORUZ”

Okçu, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde özveriyle çalışan ve bebeklerin yaşamı için mücadele eden çok sayıda değerli hekim ve sağlık çalışanının bulunduğuna dikkat çekerek; “Gecelerini gündüzlerine katarak görev yaparken toptancı bir bakışla suçlanmayı ve hedef gösterilmeyi hak etmemektedirler. Evet öfkeliyiz, güvensiz hissediyoruz, adalet bekliyoruz, yoğun duygular içerisindeyiz ama bütün bu yaşananlar sonucunda yeni bir sağlıkta şiddet dalgası oluşmasına da müsaade etmemeliyiz. Pandemi ve afet dönemlerinde de gördüğümüz üzere hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hemen tamamı etik değerlere bağlıdır ve görevini en iyi şekilde yapmak için çabalamaktadır. Bu vesileyle, topluma karşı görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının arkasında olduğumuzu da vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.