Edirne’de Rönesans ve Türkiye’ye Yansımaları Konferansı

Edirne’de AKM salonunda düzenlenen konferansta Plastik Sanatlar Topluluğu Derneği Üyesi Kerem İşcanoğlu, Rönesans ve Türkiye’ye Yansımaları konulu sunum yaptı. İşcanoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ilerici sanat atılımlarını ve Cumhuriyet devrimine etkilerini anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 10.02.2025 23:24
Haber Güncellenme Tarihi: 10.02.2025 23:24

Edirne Belediyesi, Edirne Kent Konseyi (EKK), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYYD) Edirne Şubesi, Plastik Sanatlar Topluluğu Derneği ve EKK Kültür Sanat Çalışma Grubu iş birliğiyle Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) Rönesans ve Türkiye’ye Yansımaları konferansı düzenlendi.

AKM salonunda düzenlenen konferansa EKK Yürütme Kurulu Başkanı Özer Demir ve Yürütme Kurulu Üyeleri, ÇYDD Edirne Şube Başkanı Ayten Durmuş ve Yönetim Kurulu Üyeleri, DİSK Emekli-Sen Edirne Şube Başkanı Sait Dayıoğlu, Plastik Sanatlar Topluluğu Derneği Üyeleri, EKK Kültür Sanat Çalışma Grubu Üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Konferansta Plastik Sanatlar Topluluğu Derneği Üyesi Kerem İşcanoğlu, Rönesans ve Türkiye’ye Yansımaları konulu sunum yaptı. İşcanoğlu, rönesansın oluşmasını sağlayan alt kültür katmalarını, rönesansın terk edildiği Orta Çağ dönemi ve rönesans dönemi ile ilgili bilgiler verdi. İşcanoğlu, rönesansın dönemlerini anlatmasının ardından Türkiye’ye yansımalarına dikkat çekti.

“RÖNESANS İNSANIN DÜŞÜNSEL SİSTEMATİĞİNİ DEĞİŞTİRMİŞTİR”

Rönesansın, görsellerin çok fazla yayılması ve çok fazla insan tarafından kabulü fikri olduğunu belirten İşcanoğlu; “Bu fikir, uluslara yol açmıştı. Bir grup insanın aynı fikirde uzlaşmasını yaratmıştı. Rönesans teknik ilerlemeyi ön plana alıyordu. Rönesans değiştiriyor, dönüştürüyor ve bir anlamda aşıyordu. Rönesans sanatta da olmuştur ama insanoğlunun bütün düşünsel sistematiğini değiştirmiştir. Görsellerin farklı şehirlere, köylere, evlere girmesi demek, bir ideolojinin her yere yansıması demektir” ifadelerini kullandı.

“KEMALİSTLER KÜLTÜR DEVRİMİ YAPARLAR”

İşcanoğlu, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kadro ihtiyacı olduğunu söylerken; “Kemalistler bir kültür devrimi yaparlar. Çünkü imgelerde uzlaşmanız gerekir. Örneğin; 19’uncu yüzyılın sonunda bir Diyarbakır ya da Ege türküsü dinleseydiniz, bir dakika dayanamazdınız. Türkü de bir buluştur. Cumhuriyet ve Kemalist bir buluştur, bir formdur. Kemalistlerin kültür devrimi yapmasının nedeni, kültürün uluslaşmak üzerindeki etkisini bilmeleridir. Rönesans nasıl bir uluslaşma süreciyse bunu yapmak isteyen ülke de belirli görseller yaratıp insanlara bunu ikna etmek zorunda” dedi.

“SANATIN DEVRİMDEKİ ÖNEMİNİ BİLEN LİDER”

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Meclis-i Mebusan binasını güzel sanatlar akademisine verdiklerini hatırlatan İşcanoğlu; “Bu çok önemli bir tavırdır. Sanatın bir devrimde ne kadar önemli olduğu bilen bir liderden bahsediyoruz. Bu çok nadirdir. Atatürk’ten sonra bir daha sanatı tam da kalbine koyan bir lider çıkmaz. Türk Ocağı binası, Etnografya Müzesi, Ankara’nın tam göbeğine yapılır. Bu binaları ortaya koymak, kültürü tam da merkeze koymak boşuna değildir ve çok nadir bir tutumdur. Bu da sadece Atatürk’te vardır” sözlerine yer verdi.

“GÖZLEM YAPAN İNSAN YARATMAK ÇOK ÖNEMLİDİR”

İşcanoğlu, Gazi Eğitim Enstitüsü’nün kurulma amacına dikkat çekerek; “Kemalizm için Anadolu’da bakan, gözlem yapan insan yaratmak çok önemlidir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi’nden yetişen çocuklar, Anadolu’yu aydınlatamazlar. Atatürk’ün bir sözü vardır; ‘Köyleri ancak o köylerin çocukları kalkındırabilir’ diye. Türkiye’de köylü çocukları, köylere öğretmenliğe gitmedi mi? Ankara’nın tam kalbine, Anadolu’daki köylü çocuklar için bir okul kurulmuş; Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü. Atatürk ve arkadaşları bunu boşuna önemsemedi. Çünkü resim veya rönesans ilerleme kültürü dediğimiz Batı ilerleme mantığının tam da temeli sanattır” dedi.

“KORKUSUZ BİR MODERNİZM ANLAYIŞI VAR”

Kentlere heykellerin dikilmesinin önemini açıklayan İşcanoğlu; “Asıl amaç; devrimi görselleştirmek, yaymaktır. Devrimin yayıldığını heykellerle, meydanlarla anlayacağız. Heykellerle Türkiye Cumhuriyeti’nin sahasını belli ediyorlar. Atatürk, ‘En ileri ne ise onu getirin’ diyecektir. Korkusuz bir modernizm anlayışı var. Kültürün halka indirgenmesi, topluma kültürün, imgelerin verilmesi böyle yapılacaktı. Atatürk’ün sanat anlayışı, batılı kübizm gibi yüksek formlarla Anadolu uygarlıklarının harmanlanmasıdır ki ressam Cemal Tollu, tam da bunu yapar. Hitit rölyefleriyle milli ikonları, çobanı harmanlar. Bu bir anlamda ulusal kültürün ilerleyeceği versiyonun yaratılmasıdır. Bir kültürü ilerici bir norma taşımaktır” ifadelerine yer verdi.

“RESSAMLARI YURT İÇİNDE GEZDİRMİŞ”

İşcanoğlu, Atatürk’ün batı modernizminin kabulü için ressamları yurt içinde gezdirdiğini belirterek; “Çünkü ressam halkı, halk da ressamı görecekti. Halkla ressam arasında bir etkileşim olacaktı. Ressam, Anadolu’da bir zevk üretecekti. Ressamlar hem kentliyi resimle tanıştırır, hem de kentin bir anlamda plastik değerleri olur. Bunlar çok değerli resimlerdir” dedi.

“ATATÜRK’TEN SONRA TAM ANLAMIYLA SANAT POLİTİKASI UYGULANMAMIŞ”

Atatürk’ün ideolog, kültür insanı ve eğitimci olduğunu söyleyen İşcanoğlu; “Batıyı, rönesansı iyi anlamış ama sadece buna girmemiş; sanatçının da bir özgürlük alanı olmasını istemiş. Atatürk’ün ölümü ile birlikte Türkiye’de hiç kimse tam anlamıyla bir sanat politikası uygulamamıştır. Bu durum, onun liderlik şahsiyetiyle kalır. Kimse devrimci fikirlerle gelmez. Bu fikirler, büyük liderlerin serüvenidir” sözlerine yer verdi.