Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cumhuriyet Halk Partisi’nden 2020 Değerlendirmesi

CHP Havsa ilçe Başkanlığı 2020 yılı değerlendirmesi ile ilgili olarak gazetemize yazılı açıklamada bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 29.12.2020 11:13
Haber Güncellenme Tarihi: 29.12.2020 11:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://batiekspres.com/
Cumhuriyet Halk Partisi’nden 2020 Değerlendirmesi

Nilay YILMAZ

    CHP Havsa ilçe Başkanlığının gazetemize yaptığı yazılı açıklamada; “CHP Havsa ilçe Başkanlığı olarak, CHP Genel Merkezi'nin, halkımızı her zaman bilgilendirme ve gereçleri ortaya koyma kararlılığı içerisinde olduğunu ve 2020 yılı değerlendirme açıklamasını halkımızın dikkatine sunuyoruz.
    Ucube Rejimin Ne Olduğu 2,5 Yılda Ortaya Çıktı
    Artık 2020'nin son günlerine giriyoruz. Ülkemiz, 2,5 yıldır dünyada tek bir örneği olmayan, “Ucube saray rejimi” tarafından yönetiliyor. Bu 2,5 yılda şunu açıkça gördük; bu ucube rejim, küçük bir saray sosyetesi dışında, hiç kimseye hayır getirmiyor. Yaşadığımız haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, milletin yağmalanan kaynaklarından, kokusu arşa çıkan yolsuzluklardan, devlette yok olan liyakatten, yapılan ikiyüzlülüklerden, aldatılmışlıktan, terk edilmişliklerden, yaşadığımız krizlerden ve içine girdiğimiz buhrandan, bu ucube rejimin ne olduğunu hepimiz gördük artık biliyoruz ne olduğunu.
    Ucube saray rejimi,
    “Harun olacağız” diyenlerin, yetimin hakkıyla, “Karun'a dönüştükleri” düzenin adı. Ucube saray rejimi; “Mücahit olacağız” diye yola çıkanların, iktidar imkânlarıyla, “Müteahhit olduğu” düzenin adıdır.
    Ucube saray rejimi;
    Devletine 40 yıl vergi veren esnaflarımıza, 40 gün bakamayan, sonra da bizim zorlamamızla, vere vere üç ay için, günde 33 lira verebilen düzenin adıdır.
    Ucube saray rejimi;
    Hukuk ve Anayasa tanımazlığın zirve yaptığı, Devletin adalet direğinin çöktüğü, Kadıların satın alındığı vesayet düzeninin adıdır.
    Ucube Rejim Sebep, Buhran Netice
Yaptığı her hatanın üstünü “Dış mihraklar, döviz kurşunu” laflarıyla örtmeye çalışan ucube saray rejimi sebep; yoksulluk neticedir.
    Ucube saray rejimi sebep, hayat pahalılığı neticedir.
    Bugün marketlerde fiyat etiketleri: Bir kilogram dana etinde 77 liraya, bir kilogram beyaz peynirde 50 liraya, 30'lu yumurta kartonunda 37 liraya, 5 litre teneke ayçiçek yağında 80 liraya kadar çıktı. Hal böyleyken Sarayın beslemelerine, dört, beş yerden alınan ballı maaşlar yetmezken, maden ocaklarında, inşaatlarda, tersanelerde alın teri döken işçilerimize, ayda 2 bin 792 lirayı yeterli gören düzenin adı ucube Saray rejimidir. Asgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülkede, TÜiK'in hesaplayıp ortaya çıkardığı bu rakam zulümdür. Bu zulmün arkasında ise ucube Saray rejimi vardır. Asgari ücret en az 3 bin 100 TL olmalıdır. Bir daha tekrarlıyorum, asgari ücret en az 3 bin 100 TL olmalıdır. Marketlerde, bebek mamalarına, tıraş bıçaklarına, 5 litre ayçiçek yağına bile alarm takılır hale gelmiştir. Aslında takılan bu alarmlar, yaşanan derin ekonomik krizin alarmlarıdır.
    Ucube saray rejimi sebep, milleti çaresizliğe düşüren ekonomik kriz sonuçtur.
    Ucube saray rejimi sebep, işsizlik neticedir. Bu ucube rejimle, ülkemizdeki toplam işsiz sayısı 12 milyonu aşmıştır. işsizlerimizin sayısı, 118 ülkenin nüfusunu geçti. Bıraktık işsizler ordusunu, işsizler ülkesi olduk.
    Ucube saray rejimi sebep, yandaş kayırma neticedir.
    Bugün tüm dünyanın en büyük 10 şirketi içinde Türk şirketleri var mı? Yok! Dünyada en çok teknoloji üreten 10 şirket arasında bir tane Türk şirketi var mı? Yok! Dünyada en hızlı büyüyen 10 şirket arasında tek bir Türk şirketi var mı? Yok! Ama dünyada devletten en çok ihale alan 10 şirket arasında, Türkiye'den beş müteahhit birden var. Bu müteahhitlerin hangileri olduğu ise hepimizin malumu… Yine bunların yaptığı, ama milletin geçmediği köprüler, yollar için milletin cebinden, önümüzdeki üç yılda 109 milyar lira ödenecekken bu ucube rejimde prensip bellidir. Yandaşlara ballı börek vardır, millete ise kuru ekmek.
    Bugün, gençlerimizin yüzde 64'ü “Karın tokluğuna, yol parasına” çalışmaya razıdır. Ülkemizin umudu gençlerimiz için maalesef ülkemiz umut olmaktan çıkmıştır bu beceriksiz yönetim altında. işte bu nedenle; ucube saray rejimi sebep, ümidini kaybetmiş gençlerimiz sonuçtur.
    Ucube Rejim Sebep, Faiz Sonuçtur
Saray'ın kibirlisi; “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” diye, damadıyla beraber, milletin 128 milyar dolar döviz rezervini har vurup harman savurdu. Elde, avuçta döviz kalmayınca da, sıcak paracılara teslim bayrağını çektiler. Demediklerini bırakmadıkları faiz lobilerine “Aman biz ettik, sen etme” demeye başladılar. Önce Damadın kellesini verdi. Sonra TCMB faizini 475 baz puan birden artırdı. Yetmedi, pandemi nedeniyle artırılan kredili alışveriş taksit sayıları azaltıldı, krediler daraltıldı. Yine kesmedi, dün de TCMB faizleri tekrar bir 200 puan daha artırdı. Anlaşıldı ki, ucube Saray rejimi sebep, yüksek faiz sonuçtur.
    Türkiye Yüksek Faizin Şampiyonlar Liginde
    Son 3 ayda, faiz artışında dünya rekoru kırdık. Hem de ne zaman? Pandemi nedeniyle ekonomimiz ikinci defa kapanırken. Önceki kapanmada esnafımız, KOBi'lerimiz borca batırılmışken. Bankalardaki sorunlu varlıklar çığ gibi büyürken, dünyada en yüksek faiz uygulayan 10. Ekonomi olduk. Aynı ligde olduğumuz ekonomiler: Venezüella, Arjantin, Zimbabve, Yemen, Surinam, Kongo, iran ve Haiti… Türkiye yüksek faizcilerin şampiyonlar liginde... Ama Dünyada faizler dipte. ingiltere'de, Almanya'da, Japonya'da iki yıllık devlet tahvilinin faizi negatif yani eksi… Bizdeki bu faiz artışları, işte bu ülkelerdeki faiz baronlarını abat ediyor. Kendi ülkelerinden faizsiz borcu alıyorlar, hatta negatif faizle borcu alıyorlar bu parayı olağanüstü faizle bize borç veriyorlar. Sonuç; milletimizin sırtından korkunç bir vurgun vuruluyor.
    Ucube saray rejimi sebep, adaletin çökmesi sonuçtur.
    Ucube saray rejiminin düğmesine basıldığı 2014'ten bu yana, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 48 sıra geriledik. 128 ülke içinde 107. sıraya düştük. Burada aynı ligde olduğumuz ülkeler, Mali, Nijerya, iran, Angola, Gine… Artık ortada bir Anayasada kalmadı. Türkiye Anayasal bir devlet olmaktan, Görünürde “Anayasalı bir devlete” dönüştürüldü. Daha önce üç defa ayrı ayrı, Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne başvuran Saray'ın kibirlisi, bugün AiHM kararını tanımadığını söyleyebiliyor. Bu, Anayasa'yı rafa kaldırmaktır. Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etmektir.
Hukukun Askıda Olduğu Ülkede, Ekmek De Askıda Olur
    1954'den bu yana akıp, giden bir ırmağın yönünü değiştirmektir. Türkiye, 1954'de Avrupa insan Hakları Sözleşmesini imzaladı, taraf oldu. 1987'de Avrupa insan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruyu kabul etti. Bununla da yetinmedi 2004 yılında, “Usulüne uygun uygulamaya konan, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalar iç hukuktan üstündür” hükmünü Anayasa'nın 90. maddesine aslında hep beraber ekledik. Artık bir karar verin Sayın Erdoğan… Bir taraftan “hukuk reformu” diyeceksiniz, diğer taraftan “Avrupa'ya yüzünü dönmekten” bahsedeceksiniz, öbür taraftan da AiHM kararlarını tanımadığınızı söyleyeceksiniz. Bu durumda size kargalar bile gülmez, durum vahim. Hukukun ve Anayasa'nın askıda olduğu ülkede, güven olmaz, yatırım olmaz, iş olmaz. Hukukun askıda olduğu ülkede, ekmek de askıda olur.
    Hukuk Deyip Hukuku Yok Ettiler
    Bu ucube rejim, demokrasi diyerek demokrasiyi, hukuk diyerek hukuku katletmektedir. Madem amaç, OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü'nün tavsiyelerini yerine getirmektir. Bu görev gücünün, “Politik nüfuz sahibi kişilerin listesinin” hazırlanmasını isteyen tavsiyesini yerine getirseniz ya… Neden çekiniyorsunuz? Neden korkuyorsunuz? Dünyanın dört bir yanındaki paralar, mal varlıkları, kırmızı bayrak sallamaya başlar diye mi çekiniyorsunuz? Yakın zamanda Varlık Barışı çıkardılar. Uluslararası kurallara göre bu paranın, bankacılık sistemi üzerinden Türkiye'ye gelmesi gerekiyor. Ama bunlar, “Bavulla gelecek paralarında” affedilmesini de kanuna sokuşturdular. Bu kaynağı belirsiz paralar, bankacılık sistemine girmeden geliyorsa, bunlar neyin parası? Kimlerin parası? Rüşvet parası mı? Uyuşturucu kaçakçılarının parası mı? Organ mafyasının parası mı? Bunlara; “Bu paraları Türkiye'ye getir, sorgusuz sualsiz akla, üstüne üstlük tek bir kuruş bile vergi ödemeyeceksin” diyorlar. Ama asgari ücretliye gelince de “vergini öde” diyorlar. Bunların yaşandığı düzenin adı aslında, ucube saray rejimidir.
    Ucube saray rejimi sebep, millete verilen sözlerin tutulmaması ise sonuçtur.
    Müteahhit neyi taahhüt ettiğini bilir. Bundan 10 yıl önce 2023 hedefleri ilan ettiler. Bu hedefleri çıktılar meydan meydan, toplantı toplantı gezip anlattılar. Yetmedi, devletin resmi dokümanlarına yazdılar. Neyi taahhüt ettiler? Dediler ki, “2023'te bu ülkenin Milli Gelirini 2 trilyon dolara çıkaracağız.” Şu son bütçe görüşmelerinde getirdikleri programda 2023' te milli gelir kaç olacak diyorlar? 875 milyar. Taahhüt ettiklerinin yarısından bile az. Güler misin, ağlar mısın? Yine “2023'de kişi başına gelir 25 bin dolar olacak” dediler. Sonra bu sene getirdikleri orta vadeli programda “Kişi başına gelir o da 'inşallah' 10 bin dolar olacak” diyorlar. Milletin cüzdanıyla ilgili ne kadar hedef varsa, yarı yarıya iskonto ettiler. Buna karşın milleti yoksullaştıran bir hedef var ki; onu da ikiye katladılar. “2023'te işsizlik oranı yüzde 5 olacak” diyorlardı. Şimdi ne oluyor getirdikleri Orta Vadeli Program'da;2023'te işsizlik ine ine ancak yüzde 10'a iniyor, bugünkü yüzde 14'lerden.
    Tek Hedef 2023'e Kadar Koltukta Kalmak
    Ortada hedef diye bir şey kalmamış. Artık 2023 hedefleri diye bir şey yok. AK Partinin alametifarikası da yok hepsi yalan olmuş… Siyaseten şimdi artık bir tek hedefleri var o da “2023'e kadar koltuklarını koruyabilmek…”
    Bu Aşılar Neden Gecikti?
    Aslında bu ucube saray rejiminin yalanları o kadar çok ki… Şu salgında millete pek çok yalan söylediler. Gerçek vaka sayılarını sakladılar. Vefat sayılarını sakladılar. Şimdi de aşı meselesinde millete doğruları söylemiyorlar. Şimdi Çin'den aşılar 11 Aralık'ta gelecekti. Bugünlerde de milletimiz aşılanmaya başlanacaktı. Dün anladı ki, aşıların yapılmaya başlanması Ocak ortasını bulacak. Ama ingiltere, ABD, Kanada, Rusya, Suudi Arabistan, Bahreyn, israil, Kuveyt, Katar, Sırbistan, isviçre gibi ülkeler vatandaşlarını çoktan aşılamaya başladılar. Bu aşı neden gecikti? Makul bir açıklama yok. Şimdi Çin aşısının rötarlı geleceği söyleniyor. Diğer taraftan Türk bilim insanları Almanya'da aşıyı buldular. Milletimizin de gururu oldular. Şimdi aynı Türk bilim insanı, “Türkiye için yeterli doz depoladık, görüşmeler halen sürüyor, umarız kısa sürede anlaşma imzalayabiliriz” dedi. Ben soruyorum neden bu sözleşme bir türlü imzalanmıyor? Yani bu çarkların dönmeye başlaması için yağlanmasına mı ihtiyaç var?
    Ufak Ortağını Tuluatına Payanda Etti
    Vatandaşın canı boğazına gelmişken, memlekette, bunca yokluğa, bunca işsizliğe çözüm bulamayan, millete taahhütlerini yerine getiremeyen sarayın artık Partimize saldırmaktan başka çaresi de kalmadı. Millet derdine deva beklerken liyakat ve beceri malulü Saray hükümeti, on parmağında on kara bize sürmeye kalkıyor. Yanına aldığı ufak ortağını, tuluatına payanda eden Sarayın kibirlisi, son grup toplantısında, yine bir sürü boş lafı cilalayıp parlatıp, milletin önüne koydu. Ama bu arada şecaat arz ederken de sirkatin de söylemeyi unutmadı. “Yerli ve milli muhalefet de bizim sayemizde gelecek” dedi. Doğru valla bunda bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir.
    Belki Muhalefet Olursunuz Ama “Yerli Ve Milli” Olamazsınız
    Önümüzdeki ilk seçimlerde milletimiz, sizin kibrinizi, beceriksizliğinizi ve milletin sesini duymayan kulaklarınızla birlikte sizleri sandığa gömecek. Pek sanmıyoruz ama muhalefet tarafında bir yerlere tutunmayı belki becerirseniz. O zamanda emin olduğumuz tek bir şey var, siz hiçbir zaman küçülüp ne kadar kalırsanız kalın “Yerli ve milli” olamayacaksınız. Millet olarak bu yönetim yüzünden büyük acıları yaşadık, halen de yaşıyoruz. Ne demiş Sadi Şirazi “Yıkık gönlün âhı, yıkar âlemi…” Ya da Yunus'un dediği gibi; “Sanma ki zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı.
Her şeyin bir vakti vardır.”
    Bu millet, kendine bunca cefayı reva görene, bunca canını yakana, sandıkta hak ettiği notu hiç şüphesiz verir. Evlerine tıpış tıpış gönderir. Ve bu ucube düzeni yıkar geçer. Biz dostlarımızla birlikte iktidara geleceğiz. Yeni kurallar, yeni kurumlar ve yeni kadrolarla, Türkiye'miz kendisine giydirilmek istenen bu deli gömleğini yırtıp atacak. Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem ile yılların kirini, pasını, yıpranmışlığını silecek.
    2021 yılı umudumuz olsun. Dünya olarak zor bir yılı geride bırakmaya hazırlanırken, Kovid-19 salgınında tüm sağlık emekçilerimize güç ve kolaylıklar diliyor, hayatını kaybedenleri rahmetle anıyoruz.
    Cumhuriyetimizin II. yüzyılında, bu büyük vatanda yaşayan; sevgi, kardeşlik, hak ve adalet temeline dayanan çoğulcu demokrasiyi hayata geçireceğimize söz veriyoruz.” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.